ALİ BABA
ANA SAYFA
ATATÜRK
ZİYARETÇİ DEFTERİ
HABERLER
ABDİ KÖYÜ
FOTOĞRAFLAR ALBÜMÜ
Ali Terazi Albüm
ŞİİRLER Abdi Köyü/ Kozaklı
FOTO GALERİ
TÜM SUNGURLU ÖZEL
TURHAL
DEVELİ
ŞEREFLİKOÇHİSAR
SUNGURLU VERGİ DAİRESİ PER.
21.VERGİ HAFTASI
SÖZ YURTTAŞIN
DOSTLAR ALBÜMÜ
KÜLTÜR HAZİNELERİMİZ
AHİ VE AHİLİK
NUTUK
NOSTALJİ
SAYAC
BASINDA ALİ TERAZİ
ESKİ TÜRKLERDE ÖLÜ GÖMME
KARINCALAR
MEKTUPLAR
ANKARA GEZİSİ 2009
SUNGURLU'DA DÜĞÜN
WİNDOVS LİVE_FOTOĞRAFLARI
ABDİ KÖYÜ SLAYTLARI
ALİ BABA ve 35 YIL
ANILAR (ALİ TERAZİ)
YERLİ MALI HAFTASI
NOTLARIM YENİ
SESLİ ŞİİR VE SLAYTLAR VİDEOLARI
ORGAN BAĞIŞI
FOTOĞRAFLAR SLAYTI
ESKİLER VE YENİLER
AZİME AKTAŞ
TARİHİNİ ARAŞTIRMALISIN
STRESİ YEN
ALİ BABA'NIN KÜTÜPHANESİ
KİTAPLIĞIMDAKİ KİTAPLAR:
VİDEOLAR YENİ 2016
TABİAT VİDEOSU (2016)
VİDEOLAR 2017 YILI
KÜTÜPHANE
DENEME ALİ BABA VİDEOLARI

ALİ BABA SİTESİ
DEVELİ

 

‘’’’’VERGİNİ ÖDE’’’’

 

ZAMANIN DA KARDEŞ VERGİNİ YATIR,

DEVLET İMKÂNINA KATKINI GETİR,

TEZ BORCUNU ÖDE HUZURLA OTUR,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

ŞÜKÜR EYLE DOSTUM KARIN AZINA,

HELAL YEDİR OĞLUN İLE KIZINA,

GÜNAHI YAZDIRMA KADER YAZINA,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

VERGİ İLE OLUR VATANA HİZMET,

ÇALIP, ÇIRPIP ETME SAKIN SEN ZİMMET,

ÇEKERSİN AH RETTE SONRA SEN ZAHMET,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

VERGİYİ ALIR DEVLET YOL, OKUL YAPAR,

SANAYİLER KURAR ÜRETİR SATAR,

MÜBAREK VATANA HİZMETLER KATAR,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

KARA GÜNDE DEVLET YANINDA OLUR,

HER TÜRLÜ DERDİNE ÇARELER BULUR,

KURTULUŞ YOK DEVLET BORÇUNU ALIR,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

HASTANE, TERSANE UÇAĞIN YAPAR,

VERMEZSEN VERGİYİ BU DEVLET BATAR,

ZAYIF YANINI BULUR DÜŞMANLAR YUTAR,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

ÂŞIK ÇATAK DAİM DOĞRUYU SÖYLER,

TERAZİ DOSTUNUZU YORMAYIN DER,

VERGİYİ YATIRMAYA GAYRET ET DER,

VERGİYİ ÖDEMEK KUTSAL GÖREVİNDİR.

 

                                                          ÂŞIK ALİ ÇATAK

                                                                  DEVELİ

                                                            23 MART 1992

DEVELİ'NİN TARİHİ 

İLK ÇAĞLAR (M.Ö. 2500-2000)
 

Develi’de ilk çağlar hakkında geniş bir bilgimiz yoktur. Ancak son zamanlarda yapılan kazılarda çıkarılan eserler bize ilk çağ kültürü hakkında ışık tutmaktadır. 1947 yılında Tahsin ÖZGÜÇ başkanlığındaki bir heyet tarafından Ankara Üniversitesi adına kazılar yapıldı. Fıraktın’a (Gümüşören) 2 km, mesafedeki höyükte yapılan sondajlarda İç Anadolu’da «Bakır Çağı» eski bronz devri kültürüne ait nakışlanmış bir çok kaplar bulunmuştur. Yapılan bu kazılar ve sondajlar neticesinde Kızılırmak Kavsinde ve bilhassa Fıraktın’da siyah astar üzerine beyaz boyalı kaplar bulunması, Orta Anadolu’nun bu devirde Güney Anadolu ile olan kültür münasebetlerini incelemektedir. Buluntular gösteriyor ki Develi’nin Bakır Çağı’nda önemli bir iskan ve yerleşme yeridir.

HİTİTLER DÖNEMİ
 
M.Ö. 2. Asırda Orta Anadolu’da bilhassa Kızılırmak bölgesinde yerleşen Hititler, M.Ö. VII. Asra kadar nüfuslarını korumuşlardır. Eski Hitit devleti 1.Tuthalya tarafından ele geçen vesikalardan anlaşılmaktadır.

1.Labarna’nın krallığı zamanında devlet sağlam bir teşkilatla hudutlarını genişletmiştir. Bu zamanda kendisine Hattuşaş’ı merkez yapmıştır. 1.Hattusilis, Hitit devleti içindeki asayişi sağladıktan sonra Önasya Devletlerini sınırları içine katmayı düşündü. Bu düşünce ile Ceraplus(Kargamış), Urşu(Urfa) gibi Güney Anadolu şehirlerini zapt ettiği ve Halep üzerine sefer yaptığı bilinmektedir. Halep seferi başarısızlıkla sonuçlanınca 1.Mursilis tekrar Halep üzerine sefer yapmak istiyordu. Bu sırada Halep krallığında 2. Hammurabi bulunuyordu. Halep krallığı üzerine yürüyen 1. Mursilis krallığı ortadan kaldırınca Babil yolu da kendisine açılmış oluyordu. Labarna’dan Mursilis’e kadar olan o zamanda Hitit devleti büyük bir gelişme göstererek Kuzey Suriye’yi hakimiyetleri altına almışlardı. Bu sırada Hattuşaş’ta başgösteren karışıklıklar neticesinde 1. Mursilis öldürülmüştü. Mutavalli zamanında Amurru(Suriye) krallığı hititlere karşı olan vergi borcunu ödememesi ve Mısırlılar tarafına geçmesi Mısırlılarla Hititlerin arasının açılmasına sebep olmuştur. Mutavalli’den sonra kral olan 3.Hattusilis devrinde (M.Ö.1287-1244) Hitit devleti en parlak devrini yaşamıştır.

Suppililuliuma zamanından itibaren fetihlerin meyveleri bu devirde toplanmıştır. Bundan dolayıdır ki 3.Hattusilis devrine Hitit tarihinin altın çağı denilmiştir. Hattusilis daha çok güneye önem vermiştir. Gayesi güneyin ticaret yolunu ellerinde tutmak istemesidir. Fıraktın, İmamkulu, Taşçı, abideleri gerekse bu bölgelerdeki iskan yerlerinin bolluğu Develi’nin Hititler devrinde önemli bir yerleşme merkezi olduğunu doğrulamaktadır. Bu bölgede bir çok hitit yazıları bulunmuş ve okunmuştur. Bittel Fıraktın ile Gezbel arasındaki kaya anıtlarının bolluğundan bahsederken, Tahsin ÖZGÜÇ de Taşçı, Çukuryurt, Ayşepınar köyleri arasında 5 iskan yerine rastlanmıştır. 50-75 m. Çaplı olan bu küçük köyler 2-3 yapı katlarını ihtiva etmektedirler. Fıraktın kaya abidelerinin tabanında M.Ö. üç bine tarihlenen çanak-çömlekler toplanmıştır.

Hititler maden işletmesine önem vermişlerdi. Bilhassa 3. Hattusilis (1280 M.Ö.) kendisine kıymetli madenlerden gönderilmesini istiyen Fravun’a verdiği cevapta henüz madenlerin hazır olmadığını çıkarıldığı zaman gönderileceğini, şimdilik demirden kabzası bir kılıç göndereceğini bildirmişti.
 

FİRİKLER DÖNEMİ
 
M.Ö. 1200 yıllarında Yeni Hitit krallığı yıkıldıktan sonra Anadolu’da genel bir hakimiyet ancak Frikler tarafından kurulmuştur. Frikyalılar sınırlarını Kızılırmak, Konya dolayları ve Menderesin yukarı yatağına kadar olan kısmını içine alan bir devlet kurmuşlardı. Kendilerine hükümet merkezi olarak Gordion’u seçmişlerdi. Daha sonraları da Kappadokya’nın da büyük bir kısmını hakimiyetleri altına alarak hudutlarını genişletmişlerdir. Frikyalılar zamanında Kızılırmak ve özellikle Fıraktın bölgesi önemini korumuştur. Bu bölgedeki araştırma ve kazılarda Frikyalılara ait çeşitli eserler bulunmuştur. Fraktın höyüğünün ikinci katında frikyalılar devrine ait bina kalıplarına rastlanmıştır. Bu binalarda kerpiç ve hatıl kalıntılarına tesadüf edilmiş, binanın üst kısmı ise yangın geçirmiştir. Doğuda Önasya’nın idaresi altına alan Asurlar batıda ise Frik krallığını tanımamakta olan Lidyalılar M.Ö. 8. Asırda Frikyalılar için büyük tehlike arz ediyordu. Frikyalılar hakimiyetine ne Asurlular ne de Lidyalılar son verdiler. Kuzeyden gelen Kimmerilerin ihtilalarına karşı koymak isteyen Frik kralı Midas mâğlup olunca üzüntüsünden kendi canına kıydı.
ROMA DÖNEMİ
 
Develi büyük Kappadokya toprakları içinde önemli bir yer tutmuştur. O devirde bu bölgeye Gabdonya denilmekteydi. Ziraat ve sulama işlerinin de çok muntazam ve teşkilatlı olduğu anlaşılmaktadır. Sultan Sazlığı bataklığı ortalarında o devre ait olduğu sanılan yol ve kanallar hala görülmektedir. Gerek Elbizden Gereme’ye gerekse İlipınar’dan Reşadiye’ye kadar olan alanda bir çok harabelere rastlamak mümkündür. Fraktın höyüğünde yapılan sondajlarda Roma devrini temsil eden kültürün üç safhalı olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan birinci safhada; köşeleri kesme, temel ve duvarları tuğla boyundaki düzenli taşlarla örülen monimental bir bina temsil edilmektedir. Bina çevrede görülen evler gibi tamamen taştandır. Höyüğün bu devride bir şehir olduğu görüşünde bir inşa edilmiş bu harabenin üstü ise aynı çağın mezarlığı olarak kullanılş-mıştır. Mezarlar sanduka biçiminde iki üç kesme taştan yapılmıştır. Bizanslılar zamanında ise bölge önem ve değerini korumaya devam etmiştir. Bilhassa hristiyanlığın ilk yayılma yıllarında önemini daha da arttırmıştı. Seyyah Ö.M. Rinner’in bildirdiğine göre cicero Develi Ovasında ordugah kurarak Kappadokya Develi’nin eski Tyna bir kısmı ise Sbitra Nora harabeleri üzerinde kurulduğunu yazarlar
 CUMHURİYET DÖNEMİ
 

Not:Bu sayfa develi.bel.tr den alınmıştı

     










DEVEL VERGİ DİRESİ PERSONELİ                                      1986-1993





 AŞIK ALİ ÇATAK



 YÜSEL ÇAVUŞOĞLU                                                KAYSERİ VALİSİ






 NAFİZ AKSU VE ALİ TERAZİ

 Ali TERAZİ ve Mehmet ÜNLÜTÜRK                                  DEVELİ






 YAŞAR OĞUZTÜRK                  AYLİN'İN ÖĞRETMENİ     DEVELİ







 DEVELİ VERGİ DAİRESİ PERSONELİ



 SAĞDAN SOLA;SABRİ YÜCESU,ALİ TERAZİ,YAŞAR DURSUN YILMAZ
(KAYMAKAM BEY),HALUK YALCIN,MEHMET GÜROÇAK VE?     DEVELİ

 SEYRANİ VE ŞİİRLERİ;

19. yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz, Seyrani'dir. Dahası, yergiciliği taşlamacılığı bir bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa, toplumsal dengesizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeden, korkmadan, çekinmeden savaşım veren, bu arada inancasının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan, söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk içinde söyleyen güçlü bir ozan Seyrani.

Şiirlerinin çoğunun bugün de güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık kazanması, Seyrani'nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir.

Seyrani, Kayseri'nin şimdiki adı Develi olan Everek ilçesinde doğmuş, gene doğduğu yerde ölmüştür. Yoksul bir mahalle imamı olan Cafer Hoca'nın oğludur. Asıl adı Mehmet'tir.

Bir saptamaya göre, 1807 yılında doğmuş, 1866 yılında ölmüştür. Ancak, bu tarihlerin doğruluğu üzerinde kuşkular da vardır.

Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılmış, İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da yedi yıl kaldığı anlaşılıyor. İstanbul'da "bilimsel ve kültürel öğrenim" gördüğünü şiirlerinde söylüyor. Bir yandan da Alevi-Bektaşiliği seçmiş, tekkelere gitmiştir.

Yergici taşlamacı yanını acımasızca kullanmaktan çekinmemiştir. Anlaşılan odur ki Seyrani doğasal olarak her türlü yanlışlıklara karşı çıkmadan, olayları, kişileri yermeden edememektedir. Bu yüzden olacak İstanbul'da seçkinleri yerdiği için hakkında kovuşturma açılmış, o da bir dostunun yardımıyla İstanbul'dan kaçıp Develi'ye gelmiş, bir daha da İstanbul'a gitmemiştir.

Özellikle Orta Anadolu'da gezdiği anlaşılan Seyrani'nin "Aşık Toplantıları"na katıldığı, düzenlenen türlü sazlı sözlü yarışmalarda hep önde gittiği anlaşılıyor.

Yaşamının sonuna doğru bir sinir hastalığına da tutulan Seyrani'ye son döneminde "Deli" dendiği saptanıyor. Seyrani'nin yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmiştir. Yaşamı böyledir de Seyrani, bütün bunlara karşın yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmemiştir. Direncini yitirmemiştir. Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak da, pek yanlış olmaz. Seyrani'nin yaşadığı dönemde ülkede de birtakım değişiklikler, yenilikler başlamıştır. Çağdaş okullar açılmaya, yeni mahkemeler kurulmaya başlamış, ülkeye telgraf gelmiş çeşitli yenileşme çabaları gözlenir olmuştur. Bütün bunları Seyrani'nin yakından izlediğini halkın üzerindeki etkileri gözlediğini, şiirlerinden çıkarma olanakları vardır. Bu bakımdan Seyrani, kendisinden önceki ozanlar gibi alışılmış konu sınırlarını aşan çağdaş olayların, oluşumların içine girmeye çalışan bunları eleştirel gözle değerlendirmeye yönelen bir ozan olarak özellikle dikkati çekmektedir.

Seyrani'nin bu yergici, taşlamacı yanı sıra içtenlikli, duyarlılıklı bir yanı olduğu da görülüyor.

Herhalde Seyrani, çağının da tüm halk şiirimizin de üzerinde önemle durulması gereken en güçlü, en ilginç ozanlarından biridir. Güncelliğini yitirmeme başarısını göstererek, diliyle, deyişiyle, konusuyla, deme ustalığıyla güçlü, saygın bir ozan Seyrani.
                                                   şiirdefteri.com'dan alıntı


    DESTAN

Fukaranın hali Mevla'ya belli
Merhamet yok ağnıyada ezeli
Buğdayın bir mutu oldu yüzelli
Muhtekire düştü fırsat bu sene

Zengin artık kesmez oldu kurbanı
Kalmadı dünyanın rengi elvanı
Sultan Süleyman'a kalmadı fani
Bize Hak'tan oldu rahmet bu sene

İş böyle giderse kopacak fesat
Yaklaşmadı gitti şu vakt-i hasat
Sanatlar işlemez ortalık kesat
Boşadır çalışmak gayret bu sene

Bu Seyrani sahih sohbet eylesin
Naçar olan fukaralar neylesin
Rica niyaz edin halas eylesin
Mevlamız beladan millet bu sene

Ne Hikmettir, Şu Dünyada

Ne hikmettir, şu dünyaya
Gelen ağlar giden ağlar
Soralım yoksula, baya
Aslı nedir neden ağlar

Ömrümün defterin dürdüm
Hâkipâye yüzüm sürdüm
Bir acayip kale gördüm
Burç ve baru, beden ağlar

Bir deveci yider deve
Yularından seve seve
Birbirinden ive ive
Deve ağlar, yiden ağlar

Seyrânî'ye acap n'olmuş
Deruni dert ile dolmuş
Kimi etmiş kimi bulmuş
Bulan ağlar, eden ağlar

Sofu Olmaz Bizim Ham Demirimiz

Sofu olmaz bizim ham demirimiz
Haddeden çekilmiş teli biliriz
Yürütmüştür cansız dıvar pirimiz
Temiz zevki temiz dili biliriz

Sofu bilmiş olsa hakkı rızayı
Sazdan sözden kaçıp vermez riyayı
Ay gün yıldız gibi vermez ziyayı
Kuru arktan akan seli biliriz

Bizde bu dünyanın bina temelin
Cismi canla bildik ilm-i amelin
Sanma bizi arap taze kız gelin
Öpüp tükürecek eli biliriz

Vakıfız bu aşkın biz manasına
Talip ol Seyrani dal deryasına
Hazret-i Mevla'nın ehibbasına
Aşina olmayan eli biliriz

Hak Yolunda Gidenlerin

Hak yolunda gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine

Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine

Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Kemiğimi yapsam tarak
Yar saçının tellerine

Vücudumu kavursalar
Yönüm yare çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine

Vakit kalmadı durmağın
Kaldır Seyrani parmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine

Ateş Vapurunu İcat Edenler

Ateş vapurunu icat edenler
Yelken açıp yel kadrini ne bilsin
Süleyman'dır kuş dilini söyleyen
Her Süleyman dil kadrini ne bilsin

Hayvanlarda bir kaç çeşit fırkalar
Kimi düzden aşar kimi yorgalar
Necasete müştak olan kargalar
Has bahçede gül kadrini ne bilsin

Seyrani Baba'nın beli büküldü
Ağzının içinde dişi söküldü
Davut Nebi sadasından çekildi
Saz çalmayan tel kadrini ne bilsin


Bir Aynaya Kılsam Nazar

Bir aynaya kılsam nazar
Sağ tarafım sol görünür
Padişahlar ferman yazar
Tatarlara yol görünür

Her ölüye olmaz tabut
Atlas eskir olur çaput
Olsa ak çuhadan kaput
Eskiyince çul görünür

Eğer Seyrânî'nin yâri
Olsa huri melek, peri
Gönül sevmedikten geri
Kız olsa da dul görünür


Ey Sevdiğim, Artık Yeter

Ey sevdiğim, artık yeter
Bana yosma bakışın var
Ateşlerden daha beter
Âşıkları yakışın var

Erdin güzellik çağına
Bağladın zülfün bağına
Bizi hüsnün ayağına
Nal, mıh gibi çakışın var

Sağlıktır her işin başı
Sabırdır ekmeği aşı
Aferin ey çeşmim yaşı
Yâr yoluna akışın var

Güzel, senin hüsnün sebep
Olup gören eyler talep
Cennetten mi çıktın acep
Tavus gibi nakışın var

Güzellerin çok gencisin
Seyrânî'ye birincisin
Aşk ipine zevk incisin
Güzel delip takışın var

 


ALİ BABA SİTESİ
BU SİTEYE 70309 ziyaretçi (178604 klik) GELDİ
ALİ BABA SİTESİ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol