|
ALİ BABA SİTESİ
|
 |
NOTLARIM YENİ |
03 Eylül 2006 tarihinde Sungurlu’ya geldiğim ilk gün ve ikinci gün yerleşme ile uğraştım, sonra Türk Telekom’a gittim, bir telefon talep ettim. Benden önceki Vergi dairesi Müdürüne verilen ev telefonu bana verilmek istendi, değişik bir numara talep ettim. Sonradan dostum olan Cemil ÇOBANER o an mümkün olamadığını belirtti ve bahsettiği telefon yani 3112315 bana verildi ve kısa sürede hizmete açıldı.
Sonra Sungurlu’nun tüm mahallelerini adım adım eşim Ayten Hanım ile birlikte dolaştık. Toplumun kültürünü ve yaşayış biçimlerini detaylı olarak araştırdık ve izlenimler edindik. Günler birbirini kovaladı, meyil müddetim dolmadan 14 Eylül 2006 tarihinde Vergi Dairesi Müdürlüğü görevine başladım.
Memurlarım ile tanıştım. O gün başladığım görevi kendi isteğim ile emekli olmam nedeniyle 15 EKİM 2010 tarihine kadar devam ettirdim. Hayatımın dört yılı aşkın süresi bu güzelim ilçede geçti. Hep derdim ‘’GÜNEŞ HEP AYNI DOĞAR, FAKAT İNSAN ÖMRÜNE BAZEN FARKLI DOĞAR’’ diye. Fakat güneş, Sungurlu’da bana farklı doğmadı. Bilmem yaş, bilmem toplumsal uyum buna neden oldu! Yine de bu güzelim ilçede çok başarılı çalışmalar yaptığım kanaatindeyim. Sungurlu’da çalıştığım süre içerisinde incinsem de incitmek istemedim. Fakat görevim gereği, kanunların verdiği yetkiyi kullanırken daima adaletli olmaya çalışmış olsam da incinen yurttaşlarımız olmuştur. Bu zor görev, dost seçiminde de titiz davranmama neden oldu diyebiliriz. Buna rağmen, başta memurlarım olmak üzere çok dostlarım oldu. Bugünlerde bu dostlardan ayrılmak bana hayli zor gelmeye başladı. Güzelim Sungurlu ilçesine yerleşmek isterdim fakat yolcunun yolcu olması gerektiğine kanaat getirerek, Başkent Ankara’ya yerleşmeye karar verdim. Allah’ın izni ile Rüzgarı arkama alarak 6 Kasım 2011 Cumartesi günü Güzelim Sungurlu İlçesinden ayrılıyorum.
Şunu belirtmek isterim ki, Manastırdan Sungurlu’yu seyretmek herkese nasip olmaz. O tepeden Sungurlu tüm güzelliği ile defalarca bana güldü. İyi ki şehir merkezinde bulunan Aile Parkını yapmışlar. Parkın her karesini ve her çiçeğini fotoğrafladım, arşivime kaydettim. Parkın, yaşamımın dört yılında önemli bir yeri olduğunu da belirtmeden geçemem. Parkın yapımında emeği geçenlere teşekkür eder, aramızda olmayanlara da Allah’tan rahmet dilerim. Başpınar ve Gürpınar mahallelerini gezerken ülkemin ne kadar fakir olduğunu gördüm. Çoğu zaman topladığım bunca vergiden, bu mahalle halkına hiç pay verilmedi mi acaba diye düşünüp, çok eskilere gittim. Kimseler bilmez için, için ağladım ve aşağıdaki şiirimi bu mahallelerden esinlenerek yazdım.
’’’’SONBAHARDA ÇOCUK’’’
ÜŞÜYOR SOKAKTA ZAVALLI,
KİMSESİZ VE AYAKLARI ÇIPLAK,
BİR HIRKASI BİLE YOK ÜZERİNDE,
BAKSANA GELDİ DE GEÇİYOR SONBAHAR.
DÜŞÜYOR SARARAN YAPRAK GİBİ,
AĞLIYOR BÜLBÜLLER ONUN HALİNE,
AKŞAM OLUYOR KIZILLIĞIN ÖTESİNDE,
BAKSANA GELDİ DE GEÇİYOR SONBAHAR.
EMSALLERİ OKULA KOŞUYOR,
KİMİ GÜLÜYOR KİMİ OYNUYOR,
O ZAVALLI AĞLADIKÇA AĞLIYOR,
BAKSANA GELDİ DE GEÇİYOR SONBAHAR.
TERAZİ’M KİMLER NETSİN ONU,
TUTAM DEDİM TUTAMADIM ELİNİ,
O KORKAK, O ÜRKEK, GÖZLERİ YAŞLI,
BAKSANA GELDİ DE GEÇİYOR SONBAHAR.
Ali TERAZİ
SUNGURLU
16 EKİM 2006
HALKIMIN VERGİLERİ İLE YAPILAN DEVLET HASTANESİ,MAVİ OCAK , BAKTAT , KÖROĞLU TEKSTİL, PRENSES UNLU MAMÜLLERİ,YELMENLER VE OCAKLI UN FABRIKALARI ile gurur duydum, SUNKA ile övündüm. Elektrik kesintilerinden yıldım. Organize sanayi bölgesinde fabrika bacalarının henüz tütememesini hayret ve üzüntü içinde izliyorum. İmar planı var mı? Yok mu? Hala karar veremedim. Esnafların Müşteriye davranışlarını çoğu zaman tenkit ettim. Sosyal aktivitenin yok denecek kadar az olmasına üzüldüm ve nedenlerini araştırdım. Senden ve benden, bundan ve ondan diye ayrımların nedenini anlayamadım. Güzel yapılanların her zaman yanında oldum, eleştirilmesi gerekenleri de gerektiği gibi eleştirdim. Bunları yaparken de hiç kimseyi kırmamaya özen gösterdim. Yaptığım hizmetlerde hiçbir kuloğluna taviz vermedim. Yasalar neyi emretmiş ise onu uygulama gayretinde oldum.
Hizmet vermekte çok onurlu davranan ve benim işimi kolaylaştıran mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Dost edindiğim dostlarıma, dört yıl birlikte komşuluk ettiğim Alperen Aparmanı sakinlerine,göstermiş oldukları yakın alaka nedeniyle sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.
Hizmet verdiğim Saygıdeğer mükelleflerime ve Sevgili Sungurlu halkına Allah’a ısmarladık der, Sevgi ve saygılarımı sunarım. 05 / 11 / 2010 – 23:59
Hoşça kalınız..
Ali TERAZİ
Emekli Vergi Dairesi Müdürü
Büyük Adam;
Atatürk’ün öldüğü gün, İstanbul Üniversitesi’nde ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerinin üzgün halini görünce, yüreği parça parça olmuş halde, üniversite rektörüne telefon ederek; - Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz? diye sordu; Rektör, yabancı profesöre, şu cevabı verdi;
- Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın...
Rektörün bu sözlerine yabancı profesörün cevabı şu oldu;
- Almanya’da hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...
Yüce ATAM,36 yıl sonra ölüm yıldönümünü sade bir yurttaş olarak izledim diyemiyecğim,çünkü dost hasreti ile yanıyor ve ev taşıma nedeniyle hayli yorgun düştüm.10 kasım 2010 günü yine de saatler 09.05 geçe saygı duruşunda bulundum.Bulunduğum mahallede hiçbir araç o saat de korna çalmadı ve durmadı, bazı yurttaşların ne hale geldiğini acı içerisinde izledim.Onlar saygı duruşunda durmasa da, korna çalmasa da SİZ yücelerin yücesisiniz ve Büyük Türk Milletinin kalbinde yaşıyorsun.Bilesin ki yurttaşların 72 yıl öncesi çalışkanlığı içerisin de değiller.Hazırcılar ve tüketici durumundalar.Bizleri idare edenler de bunu istiyor zaten.
Buna rağmen çalışkan çok yurttaşın var.Biraktığın eserlerin sahibi çok,Dünya nufusunun büyük bir çoğunluğu SİZİ tanıyor ve hayretler içerisin de bizlere bıraktığın eserleri izliyor,Tarihçiler SİZİ çok yönlerin ile anlatıyor,Fakat Ulusu meydana getiren fertlerin büyük bir çoğunluğu okumamak için direniyor ve SİZİ kulaktan dolma sözler ile tanıyor.Ulus olarak SİZİ tam anlamış değiliz.Karşı devrimciler çok büyük mücadele veriyor.Hatta ABD ve Avrupa Birliği Devletleri onlara çok destek veriyor.Buna rağmen DEVRİMLERİN dimdik ayaktadır.Koruyan ve kolayanı mevcuttur.
Tarihin emsalsız lideri,Türk ulusunun ATA'sı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK eşsiz komutan,en büyük devrimci, sizi sevenler ve devrime inanalar bugün çok hüzünlü,fakat dimdik ayaktalar bunu da bilmeni isterim.Mekanın cennet, ruhun şaad olsun.
Ali TERAZİ
Ankara
''ATAM,HER ZAMAN HER YERDE AKLIMDASIN''
‘’’’ ALİ BABA‘’’’
SUNGURLU’YA GELDİN EYLÜL AYINDA,
ZANNETTİN Kİ İŞLER GİDER YOLUNDA,
SEN DE MEMMUN KALMADIN SON TAYINDA,
ALLAH İŞİNİ RAST GETİRSİN “ALİ BABA”.
GELDİN NEŞE SAÇTIN, SICAKLIK VERDİN BİZE,
GÖRÜYORUM DOST OLDUN, CAN VERDİN HEPİMİZE,
İHTİYAÇ VARDI GERÇEK CANDAN DOSTLUĞUNA,
NEŞESİN, CANSIN DOSTSUN SEN “ALİ BABA”.
DÖRT YANI EVLAT DOLUYMUŞ HABERİ GELDİ,
BİR RÜZGÂRI BİLE DAİREYE NEŞE VERDİ,
ŞEREFLİKOÇHİSAR’DA HÜZÜNÜ KALDI,
LAF OLSUN DİYE DEMEZLER “ALİ BABA”
VATANDAŞLAR DEĞİL, MEMURLARI YORDU,
MEMURLARIN YÜZÜNDE BURUK HÜZÜN DOLU,
ESKİDEN ŞİKÂYETLER ÇOK, DÖĞÜŞLER BOLDU,
SEN İSTEMESENDE İŞTE DİYORUM “ALİ BABA”.
HUZUR VERDİN, BEREKET VERDİN İŞE,
ARKADAŞLAR ÇOK MEMNUN BU GİDİŞE,
BİRDİ “ALİ BABA” İKİNCİ ALİ GİRDİ İŞE,
İNADINA İSTEMESEN DE YİNE “ALİ BABA”.
ERKOÇ’A GÜVEN GELDİ; BABA, KARDEŞ OLDUK,
SENİN GİBİ BABA GELDİ MUTLU OLDUK,
BABA SENDEN AYRILDIK KAHROLDUK,
ALLAH ÖMÜR VERİRSE GÖRÜŞÜRÜZ “ALİ BABA”.
MEHMET ERKOÇ
TAYINI ÇIKAN MEMUR
SUNGURLU:15.10.2007
Sungurlu Vergi Dairesi Müdürlüğünde Sicil Servis Şef Görevlisi olan Mehmet ERKOÇ memurum ile tam 13 ay beraber çalıştık.Kendisinin Çorum Vegi Dairesi Müdürlüğüne tayın olması nedeniyle 15.10.2007 tarihinde ilişik kesip de Allaha ısmarladık diye odama geldiğinde cebinden çıkarıp verdiği bu şiiri bana yazdığını söyledi,o gün bu gün arşivimde duran bu şiiri tüm dostlarla paylaşmak için buraya attım.Kendisine teşekkür eder,sağlık,başarı ve esenlikler dilerim.Ali TERAZİ Emekli Veri dairesi Müdürü.26.10.2010
Değerli kardeşlerim, Sevgili dostlarım, sizlere birkaç yıldır ''UYAN EY HALKIM DİYE'' sesleniyorum. Ne hikmetse sanal âlemde ne idiği belirsiz konularla vakit geçiriyorsunuz, fakat benim dediklerime hiç kulak asmıyorsunuz. İster sağcı ister solcu olun, hangi partiye oy verirseniz verin... o sizin en demokratik hakkınızdır. Başkaları gibi bu hakkınızı ben elinizden almış gibi asla davranamam. Buna da hiç hakkım yoktur. Sizleri uyarmanın da en doğal hakkım olduğu kanısındayım.
Bilesiniz ve bilmenizi istiyorum ki, ulusumuz üzerinde çok büyük oyunlar oynanıyor. Okumadığımız ve araştırmadığımızdan dolayıdır ki bunlardan hiç haberimiz olmuyor.1965 yılından itibaren misyonerler başta Trabzon olmak üzere ülkemizin her yerinde faaliyetteler. Bu kötü niyetli insanlar iradelerini hâkim kılmak için Allah'ı ve Müslümanları kullanmaya başlıyorlar. En başta CIA istasyon şefi (Graham FULLER) bu görevi üstleniyor. İçerdeki işbirlikçileri saymakla bitiremem.Sonraki yıllarda ''Ona kızacağınızda onu kullanın….. Lütfen sömürün diyemeyeceğim kötü sözcüktür ama kullanmaya çalışın. Bu adamın avantajlarından yararlanın. Onu deliğe süpüreceğinize, aşağı iteceğinize, lağıma atacağınıza kullanın.’’ diyenler ortaya çıkıyor.Bu sözlerden önce ''Bu adamı susturun’’ diyenler susturuluyor.Rüya görmeye başlayanların rüyaları ne hikmetse gerçekleşiyor. ''Tuncay Güney’in heykeli dikilmeli'' diyebiliyordu. Yetmiyordu ''Bir insan, ideolojisini, hayallerini, emellerini, bir ceket gibi çıkarabiliyorsa, başka şeylerini de çıkarabilir diyorlardı. ’’Milli Piyango zulümdür'' diyenler Milli Piyangoya sarılıyordu.
Dünür Sadık ''ŞEYHÜLİSLAM MUSTAFA SABRİ’’ adlı kitabında bakınız neler diyor:
’’İki paralık Mustafa Kemal kuvvetlerinin baskısına boyun eğerek İngilizlerin, Fransızların ve sair devletlerin İstanbul’dan çekilip gitmelerini ancak Kemalistlerin idam ettiği Türk aklı kabul eder…’’
Yetmiyordu, Kasımpaşa Deniz Hastanesinden ''Askerliğe elverişli değildir’’ raporları alınıyor. Aynı yıllar Özden Örnek Donanma Komutanı olarak görev yapıyordu. ’’Cemevi Cümbüş Evi,ne izni’’ deniliyordu.
16.12.2009 tarihinde Celal Durgun, rahmetlik Deniz SOM’a aşağıdaki yazısını göndermişti.
En büyük Müslüman tiplemesi
Mevcut iktidarının yarattığı bir tipten bazı ipuçları veriyor Celal Durgun:
“Defalarca Hacca gitmişsin!
Namaz saatlerini kaçırmıyorsun!
Başbakanın, bakanların gittiği camileri kolluyorsun!
Ön saflarda görünmek için çırpınıyorsun!
Kardeşlikten, haktan, hukuktan, dinden, imandan söz ediyorsun ama sözün başka, gözün başka, eylemin başka, sen başkasın!
Dilin el etek öpmekten kirlenmiş!
İşin yalan, gücün yalan, yaşamın yalan, sözün yalan, sen yalansın!
Bakarım sakallısın, bakarım cüppeli, bakarım takkelisin!
Bir bakarım, boynunda kravat iki yakan bir arada, iki dirhem bir çekirdeksin!
Bir bakarım, ayağında şalvar, elinde tespih yerlerde dolanırsın!
Bazen bu dünyalı, bazen öteki tarafta gibisin!
Para sende, zamparalık sende, karı-kız işleri sende!
Şıh sensin, şeyh sensin!
Dünya da senin, ahiret de!
Biliyorum dinin yalan, inancın yalan, namazın yalan, niyazın yalan!
İşin soytarılık, dalkavukluk!
Yala yalayabildiğin kadar, çal çalabildiğin kadar!
Devran senin, banka senin!
Hadi be koçum mal senin, mülk senin!
Arkanda din kardeşlerin, önünde yol kardeşlerin!
En büyük Müslüman sensin, en cesur demokrat sensin!
Bölücüsü seninle, liboşu seninle, döneği seninle!
Ver veriştir, tak takıştır.
Vicdansızlık sende, yalan sende, iftira sende.
Kim tutar seni.''
Başlangıç olan 1965 yılından bu yana, bunlarla da yetinmiyorlardı. Zaten Ülkemizi zor duruma sokmak isteyen Hıristiyan ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler ile Yahudi İsrail 24 saat çok yoğun bir tempoyla çalışıyorlar. Bu uğurda işbirliği yapacak insanları da biraraya getiriyorlardı. Hıristiyanlıktan ve Yahudilikten Müslümanlığa geçenler alabildiğine çoğalıyor anında Türk’lüğe ve Milliyetçiliğe karşı savaş açıyorlar. Bunlardan Ali Ufki adını alan Wojciech BOBOWSKİ İslam inançları, namaz, oruç, zekat, sünnet, imanın şartları, Müslüman kültürü hakkında risaleler yazıyordu. Diğer yandan da Tevrat’ın ''Neşideler Neşidesi’’ adı verilen bölümünü Türkçe’ye çeviriyor, bu bölümü ''ilahi aşk, kutsal sevgi’’ olarak tanıtıyor, yere göğe sığdıramıyor. Bir diğeri Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçen İngiliz yazar Abdulkadir es-Sufi’ydi. Bunların oldukça keskin dilleri vardı. Batı orijinli bir Müslüman olması da İslamcı gençler üzerinde etkisini artırıyordu.
Gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de sonradan İslam’a geçiş yapanların, ülkemiz gençliği ve halkı üzerinde hayli tesirli oldukları görülmektedir. Bu dönmelerin ve içerdeki işbirlikçilerin birden çok amaçları bulunmaktadır. Her şeyden önce Asya ile Avrupa’nın içerisinde yer alan Adı TÜRK, dini İslam, modern, çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir Hukuk devleti istemedikleri yaptıkları uygulamalar ile görülmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun toprakları üzerinde çıkardıkları 16 devlete yeni devletçikler ekleme amaç ve gayesindedirler. Yırttığımız Sevr anlaşmasını ve haritasını sık sık önümüze koydukları halde hala bunları görmemezlikten gelmekteyiz.
YARIN ÇOK GEÇ KALMIŞ OLABİLİRSİN..!!!
KİMSELER DEMEDİ, DEMEMEN İÇİN BUNU YAZDIM BİLESİN..!!!!
TORUNLARINA NASIL BİR ÜLKE BIRAKACAĞINI ÇOK AMA ÇOK MERAK EDİYORUM…!!!!
ŞEHİTLERİMİZE BORCUNU ÖDEMEK ZORUNDASIN….!!!
DİYARBAKIR yahudi Kürt Devleti'nin SINIRLARI İÇERİSİNDE GÖSTERİLDİ HABERİN VAR MI?
Roma'daki NATO TOPLANTISINDA AYNI HARİTA ORTAYA ÇIKARILDI TEPKİN NEREDE HANİ..!!
DR.NECİP HABLEMİTOĞLU’nu KİMLER NİÇİN ÖLDÜRMÜŞ OLABİLİR..?
ÜLKEMİZDE SON YILLARDA BANKALAR VE ÖZELLİKLE DE YAHUDİ BANKALARI 32 MİLYAR DOLAR KAR ELDE EDİYORLAR.BU ÜLKENİN FAKİR İNSANLARININ CEBİNDEN TOPLADIĞI BU PARALARI ÜLKELERİNE TRANSFER EDİYORLAR.BANKALARIN YARISINI,KARLI KAMU ALT YAPI YATIRIMLARINI,FABRİKALARI HEP ONLAR ALIYORLAR.BUNDAN SONRA HAYAT BOYU BİZLER ÇALIŞACAĞIZ ONLAR YİYECEK BUNA NE DİYOR SUNUZ...?
Bu ve buna benzer sorularımın cevabını veremediğin müddetçe, seninle kardeş, yoldaş ve dost olunmaz.
Bunu böyle bilesin.
Toprağın altından kayıyor sen ne zaman farkına varacaksın.Ne olur yukarıda yazdığım soruların cevabını verene kadar oku ve araştır.Onu da yapmazsan ne diyeyim, seni ALLAH’ım ıslah etsin!!
SAYGILARIMLA..
Tek başıma kalsamda yola devam.
TBMM-YEMİN METNİ;
Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.''
MEMURLARIN YEMİN METNİ;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Yazan Ali TERAZİ
1998'den 2010'a kişibaşı milli gelir
2009 Yılı Programında bu yıl 14 bin 761 doları bulacağı tahmin edilen SGP'ye göre kişi başına gelir, küresel krizin etkisiyle 2010 Programına göre, 2009'da bu rakamın 1625 altında gerçekleşecek.İşte yıl yıl milli gelir rakamları:
SGP NEDİR?
Satın alma gücü paritesi; genel bir tanımla aynı nitelikteki ürün ya da ürünlerin farklı bölgelerde kaç paraya alındığının belirlenmesi işlemine deniyor.
Uluslararası anlamda ise ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılaşmasını yok eden para birimi dönüştürme oranı.
Daha basit anlatımıyla, ABD'de 1 dolara alınan bir sepet malın Türkiye'de kaç paraya alınabildiğini gösteriyor. Bu yolla da ABD fiyatları baz alınarak Türkiye'deki milli gelirin yeniden hesaplanıyor ve satın alma gücü paritesiyle milli gelir bulunuyor.
2010 Yılı Programına göre, cari fiyatlarla Türkiye'nin 1998 yılından bu yana yıl ortası nüfusu, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), kişi başına milli gelir (KBMG) ve satın alma gücü paritesine (SGP) göre kişi başına düşen milli geliri (SGP-KBMG) şöyle:
NÜFUS GSYH KBMG SGP-KBMG
YILLAR (Bin Kişi) (Milyon TL) (ABD Doları) (ABD Doları)
------ ---------- ----------- ------------ ------------
1998 62.464 70.203 4.322 8.573
1999 63.366 104.596 3.953 8.171
2000 64.259 166.658 4.158 9.159
2001 65.135 240.224 3.016 8.618
2002 66.009 350.476 3.529 8.667
2003 66.873 454.781 4.548 8.800
2004 67.734 559.033 5.802 10.177
2005 68.582 648.932 7.056 11.386
2006 69.421 758.391 7.643 12.688
2007 70.256 843.178 9.221 13.455
2008 71.079 950.098 10.285 14.041
2009(x) 71.897 946.678 8.456 13.136
2010(xx) 72.698 1.028.802 8.821 13.647
(x) 2009 yılı için DPT'nin gerçekleşme tahmini
(xx) 2010 Yılı Programı<span> </span>
Yıkık binalardan demir toplayan çocuklarımız.
Yıllardır hep araştırmıştım, nasıl oluyor da 27 Mayıs 1960 yılında asker yönetime el koyuyor, Değişik kaynaklardan herkes kendine göre yazıyor ve yorumluyordu. Ta ki,
M.Emin DEĞER'iın ''OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE''kitabını okuyunca haki kata ulaştım.Yine bu işin içinde ABD’nin olduğunu üzülerek gördüm.Türk Milleti olarak hiç ders almadığımızı da gördüm.Bu nedenle yazarın bu kitap da geçen yazısının bir bölümünü merak edenler için buraya aldım.Yazar kaynaklarıyla birlikte diyor ki;(Adnan MENDERES,Demokrat Parti ile,Türkiye'de ABD yanlısı_Rockefeller'in deyimiyle,ABD'ye uygun ve bağımlı hükümet olmuştu.1958 ekonomik bunalımından ABD yardımıyla kalkınma girişiminin saplandığı çıkmazdan kurtulmak için ''GEREKİRSE SOVYETLERDEN YARDIM ALIRIZ''dediği gün kaderini çizdi.ABD oltadaki balık saydığı ülkelerde,kendisine yandaş kişileri iktidarda tutmak ister,ama işi bittiğinde de fırlatır atar!Çünkü maşalar işi bittiğinde fırlatır atılır!!)
Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.
Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen, bu
saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evlâdı
kalmalıyım! Bu sebeple millî bağımsızlık, bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini, büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım!
***
Yıl iki bin on
Aylardan Yirmi sekiz Ocak
Günlerden Perşembe.... Devamını Gör
Bir rüya, bir düş gerçek oluyor
Baba telaşlı, anne heyecanlı
Anneanne hüzünlü de olsa heyecanlı
Ali baba oluyor Ali dede
Küçük Adam da nilüfer güzelliği
Zambağın kokusu geliyor.
Belki de Küçük Adam da
Olağanüstü etkileyen bir güç var
Belki de kahkahalar ve ağıtlar
Yıldızlara kadar yükseliyor.
Hoş geldin Küçük Adam
Yaşamın güzel, bahtın daima açık olsun.
Bu akşam bir başka âlemdeyim ben
Deryaları mürekkep, ormanları divit yapsam
Bu âlemi anlatmaya yetmez benim gücüm
Sungurlu’nun güzelim parkında
Ayazın alabildiğine kestiği bu parkta
Bu akşam bilmem neden
Kargalar bile bir başka ötüyor
Bu güzelim sesler bana seni hatırlatıyor
Tekrar hoş geldin Küçük Adam.
Sefalar getirdin, mutluluklar getirdin
Gül bahçesinden güller getirdin
Yaşamın boyunca hep başarılı olasın
Hiç kimseden medet ummayasın.
Yıl iki bin on
Aylardan yirmi sekiz ocak
Günlerden Perşembe
O geldi. Küçük Adam.
Ali TERAZİ
28.01.2010/SUNGURLU
|
|
 |
|
|
|